Esra Kılıç, Deniz Tekin – 10 Temmuz 2025
Mahkeme: Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Dosya No: 2022/133
Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Deyrcem (Heybeli) Mahallesindeki bir eve, patlayan su borularını tamir etmek için 20 Aralık 2011’de giden tesisatçı Yusuf Akın ve işin sahibi Mehmet Eren, evden çıktıkları sırada Jandarma Özel Harekat ekiplerinin açtığı ateşin hedefi oldu. Yusuf Akın olay yerinde hayatını kaybederken, Mehmet Eren ise yaralandı. Olayda ateş ettiği tespit edilen sanık askerler Yusuf Tuğrul Karaatlı, Doğan Gökyar, Şenol Taş, Bahattin Yaman ve Kadir Engin Omay hakkında “taksirle bir kişinin ölümüne ve bir kişinin yaralanmasına sebebiyet vermek” suçlamasıyla açılan dava 2016 yılında beraatle sonuçlandı. Anayasa Mahkemesi’nin, yaşam hakkının ihlal edildiğine karar vermesi üzerine yeniden başlanan davanın 10. ve karar duruşması 10 Temmuz 2025 tarihinde Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Duruşma Öncesi
Duruşmanın görüleceği salon adliyenin giriş katındaydı. Katılanlar vekili Av.Erdal Kuzu ile sanık avukatları duruşma salonun önünde bekliyordu. Duruşma için herhangi bir güvenlik önlemi alınmadığı için salonun önünde polisler yoktu. Duruşma daha önce kararlaştırılan saat olan 14.30'da başladı.
Duruşmaya Katılım
Duruşmaya katılanlar vekili Av. Erdal Kuzu katıldı. Dosyada katılan sıfatıyla yer alan olarak yer Yusuf Akın'ın eşi Fatma Akın ve olayda yaralı olarak kurtulan Mehmet Eren duruşmaya da katılmadı. Sanıklar Bahattin Yaman, Şenol Taş, Kadir Engin Omay, Doğan Gökyar ve Yusuf Tuğrul Karaatlı da duruşmaya katılmadı. Sanıklar müdafii Av. Kadir Gündoğan yerine, yetki belgesiyle Av. Deniz Oğuzhan Boztaş duruşmaya katıldı. Hafıza Merkezi dava gözlemcisi ve Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri ve Mardin Barosu’ndan avukatlar ile toplam 5 kişi dışında kimse duruşmayı izleyen olmadı.
Duruşmanın Seyri
Duruşma salonuna girdiğimizde, mahkemede başka bir dava görülüyordu. Kısa süren duruşma bittikten sonra Yusuf Akın Davası’nın duruşmasına geçildi. Mahkeme Başkanı, heyet değişikliğini ve celse arasında dava dosyasına gelen evrakları tutanağa geçirdi. Ardından sanıklar Bahattin Yaman, Şenol Taş, Kadir Engin Omay'ın sunduğu duruşmaya katılmayacaklarına dair mazeret ve savunma dilekçelerini tutanağa geçirildi. Yine duruşmaya katılmayan sanıklar müdafi Av. Kadir Gündoğan'ın esas hakkındaki mütalaaya karşı mahkemeye sunduğu savunma dilekçesi ile ATK Fizik İhtisas Dairesi'nin hazırladığı rapor tutanağa geçirildi.
‘Yusuf Akın Hata Sonucu Öldürülmedi’
Esasa karşı ilk olarak söz alan katılanlar vekili Av. Erdal Kuzu, duruşmanın sesli olarak kayıt altına alınıp alınmayacağını sordu. Mahkeme Başkanı, olumsuz yanıt verdi. Av. Erdal Kuzu, iddia makamının bir önceki duruşmada mahkemeye sunmuş olduğu esas hakkındaki mütalaanın gerçekleri yansıtmadığını ve mütalaaya katılmadıklarını söyledi. Yusuf Akın’ın “hata” sonucunda öldürülmediğini vurgulayan Kuzu, operasyon alanının sivil insanların yaşadığı bir köy olduğunun, köyün termal kameralarla izlendiğini ve silahlı militanların köye girip girmediklerinin operasyonu düzenleyen yetkililer tarafından bilindiğini, bunların dosyadaki belgeler ve termal kamera görüntü kayıtlarında sabit olduğunu vurguladı.
‘Sivil Bir İnsanın Öldürülmesi Olayında Failler Görmezden Mi Gelinecek?’
İddia makamının mütalaasında olayı bu şekilde nitelendirmesinin hukuka uygun olmadığını belirten Kuzu, “Ömerli İlçesinde sivil bir Kürt köylüsü öldürüldü. Aradan yıllar geçti. Sanıklara ceza verilse de infazı olmayacak. Sivil bir insanın öldürülmesi olayında failler görmezden mi gelinecek? Mahkeme öncesinde de mütalaaya uygun bir karar vermişti. Anayasa Mahkemesi kararında Yusuf Akın'ın meşru müdafaa sınırlarının aşılması suretiyle öldürüldüğünün açık olduğunu ve buna uygun cezanın verilmesi gerektiğini ifade etmiştir. AYM ihlal kararında esasen fikir şudur; Yusuf Akın masum bir insandır, kolluk güçlerince öldürülmüştür ve sanıklara ceza verilmemesi yaşam hakkını ihlal etmiştir. Anlaşılan Mahkeme, mütalaaya uygun bir karar verecek. Bu durumda sanıklar korunacak, Yusuf Akın'ın öldürülmesi cezasız kalacak ve toplumun vicdanı tatmin olmayacaktır.” dedi.
‘Sanıkların Sıfatı Ve Görevini Bir Kenara Bırakılarak, Gerçeğe Uygun Ceza Tayini Gerekir’
Devamında, kamu görevlilerinin sivil insanların yaşam hakkını ihlal ettiği dosyalarda cezasızlık pratiğinin, ülkenin kuruluşundan bu yana süregelen bir uygulama olduğunu vurguladı. “Ben bunu söylemiyorum. Buna dair Yüksek Mahkeme, Anayasa Mahkemesi kararları var. Mahkeme vicdanen şu tartışmayı yapmalıydı; gelinen aşamada mahkeme vicdanen sanıklar kamu görevlisi olduğu için bu olayı kapatacak mı? Yoksa bu sıfatları bir kenara bırakarak sivil bir Kürt köylüsünün öldürülmesine ‘suç’ deyip ceza mı verecek? Bu tamamen mahkemenin vicdanına kalmış bir durumdur. Sanıkların sıfatı ve görevini bir kenara bırakarak, gerçek ne ise, buna uygun ceza tayini gerekir” dedi.
‘Sanıkları Aklarsanız Yarın Sivillere Yönelik Her Suçun Sistematik Hale Gelmesini Sağlarsınız’
Kızıltepe’de 2004 yılında “örgüt üyesi” olduğu iddiasıyla kolluk güçleri tarafından öldürülen 13 yaşındaki Uğur Kaymaz cinayetini hatırlatan Kuzu, “Cumhurbaşkanı küçük bir çocuğun “örgüt üyesi” olmayacağını taahhüt etmişti ama devlet bürokrasisi, bu cinayet nedeniyle devletin cezalandırılacağı anlamına geleceği gerekçesiyle cezasızlık politikası uyguladı. Bu cinayetten sonra benzer olaylar yaşandı. 2006’da Ceylan Önkol yaşamını yitirdi, 2011’de Yusuf Akın katledildi. 2016’da Mazlum Turan çarşıda öldürüldü. Bunların ortak noktası faillerin cezasız bırakılmasıdır. Günü kurtarıp sanıkları aklarsanız yarın sivillere yönelik her suçun sistematik hale gelmesini sağlarsınız. Bu bir hata değildir. Yusuf sivil bir köylü ve tesisatçı idi. Çıplak gözle bile görülüyordu kim olduğu, kaldı ki termal kamera vardı. Hedef gözetilerek ölümcül atış ile öldürüldü. Yaşam hakkının ihlali sabittir. Buna uygun cesaretli bir karar bekliyoruz. 16 yıllık hukuk mücadelesinin sonunda yine ‘hata sonucu öldürme’ kabulü kararı verilmesi, demokratik hukuk devletinin gereklerine aykırı olacaktır” dedi.
‘Benzer Travmalar Yaşanmaması İçin Emsal Nitelikte Bir Karar Oluşması Gerekir’
Bu cinayet nedeniyle Akın’in ailesinin travma yaşadığını, Mardin’den Mersin’e taşınmak zorunda kaldığını hatırlatan Kuzu, “Travma ömür boyu unutulmaz. Devletin güvenlik kaygıları ve örgüte karşı mücadele edilmesi gerekçe gösterilerek benzer travmalar yaşanmaması için emsal nitelikte bir karar oluşması açısından AYM’nin ihlal kararının ruhuna, maddi gerçeğe uygun bir ceza verilmesi gerekiyor. Yusuf Akın yönünden sanıklara kasten öldürme suçundan, Mehmet Eren açısından ise kasten öldürmeye teşebbüsten ceza verilmelidir. Fırat’ın doğusunda devlet adına görev yapanın kutsanması nedeniyle uygulanmayan ‘olası kast’ın mahkeme tarafından tartışılması gerekiyor. Görevlinin kullandığı silahın, sıktığı merminin sonuçlarından sorumlu tutulması gerektir” diye belirtti.
Yusuf Akın’ın öldürdükleri sabit olan sanıkların cezalandırılmasını ve hükümle birlikte tutuklanmalarını talep etti. Kuzu son olarak “Ailenin verdiği 16 yıllık hukuk mücadelesinin gerekçesi, ‘bizim canımız yandı başkalarının canı yanmasın. Biz ayrımcılığa maruz kaldık başkaları kalmasın.’ Amaçlarına ulaştılar. Kamuoyunun gözünde de Yusuf Akın’ın devletin yasal mermisi ile öldürüldüğü kabul edilmiştir. Mahkemenin de bunu göz önünde bulundurularak hüküm kurmasını dileriz” diye kaydetti.
Mahkeme Başkanı, Kuzu’nun duruşmadaki bu beyanları özetleyerek tutanağa geçirdi.
Ardından mahkeme Başkanı, duruşma savcısına dönerek mütalaada “ değişiklik var mı?” diye sordu. Savcı “yok” diyerek, bir önceki duruşmada mahkemeye sunmuş esas hakkındaki mütalaa doğrultusunda karar verilmesini talep etti. Mütalaada, sanıklara ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi talep edilmişti.
‘Bölgenin Durumu Da Göz Önüne Alınarak…’
Esasa karşı savunma yapan sanık müdafi Av. Deniz Oğuzhan Boztaş, cinayetin üzerinden 14 yıl geçmesine rağmen acıları taze olan Akın ailesine başsağlığı ve sabır diledi. Cinayetin aydınlatıldığını savunan Oğuzhan, bu dosyada karar verilirken mahkemenin olayın nerede, ne zaman ve hangi şartlarda gerçekleştiğini iyice irdelemesi gerektiğini söyledi. Olayın yaşandığı yerle ilgili “terör konularında” birçok istihbari bilgi alındığını savunan Oğuzhan, sanıkların kendilerine verilen emir doğrultusunda hareket ettiğini ileri sürdü. Olay yerindeki ilk silahlı atışın örgüt üyeleri tarafından yapıldığını öne süren Oğuzhan, “Bu durumda müvekkillerimizin meşru müdafaa sınırları içinde kaldığı açıktır. Müvekkillerim ilk ateş geldikten sonra ‘dur’ ihtarında bulunmuşlardır. Ancak bölgenin durumu da göz önüne alınarak ve daha önce yaşanan olayların varlığı da dikkate alındığında müvekkillerim meşru müdafaa sınırları kapsamında hareket etmişlerdir. Bu şekilde Yargıtay içtihatları da bulunmaktadır. Bu Yargıtay içtihatları gereğince müvekkillerin beraatlerine karar verilmesini talep ederiz” dedi.
Mahkeme Başkanı, duruşmaya sanıklar katılmadığı için onların yerine son sözü avukatlarına sordu. Av. Deniz Oğuzhan Boztaş müvekkilleri hakkında beraat kararı verilmesini, mahkemenin aksi kanaatte olması durumda lehe olan hükümlerin uygulanmasını talep etti.
Bu sırada Mahkeme Başkanı, duruşmaya karar için ara verileceğini, bu arada başka bir duruşma görüleceğini söyledi.
Ancak Av. Erdal Kuzu, bunun uygun olmayacağını belirterek kabul etmedi. Bu durumun şık olmayacağını belirtti.
Karar
Yaklaşık 20 dakika süren duruşmaya ara verildi. Katılan ve sanık avukatı ve izleyiciler duruşma salonundan çıkarıldı. Mahkeme, yaklaşık 25 dakika süren aranın ardından saat 15.35’te kararını açıkladı.
Mahkemenin istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verdiği kararlar şöyle;
Sanıklar Doğan Gökyar, Şenol Taş, Yusuf Tuğrul Karaatlı, Bahattin Yaman, Kadir Engin Omay haklarında "Taksirle Ölüme ve Yaralanmaya Neden Olma" suçundan ayrı ayrı cezalandırılmaları talebi ile açılan kamu davasında, sanıkların eyleminin "Taksirle ölüme ve Yaralanmaya Neden Olma" suçunu oluşturmadığı, sanıkların eylemlerini kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşülmesi nedeniyle gerçekleştirdikleri anlaşılmakla 5271 sayılı CMK'nın 223/3-d maddesi gereğince haklarında ayrı ayrı Ceza Verilmesine Yer Olmadığına karar verildi.
Ayrıca kararın bir örneğinin bilgi mahiyetinde Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar verildi.